Triklosan, sabun, şampuan, diş macunu ve diğer kişisel bakım ürünlerinde sıkça bulunan bir antimikrobiyal’dir. Yaygın olarak kullanılmasına rağmen, California Üniversitesi San Diago Tıp Fakültesi’nden araştırmacılar kimyasala uzun süre maruz kalınmasının olası ciddi sonuçlara yol açabileceğini bildirmektedirler. Ulusal Bilimler Akademisi tarafından 17 Kasım’da yayınlanan bildiride yer alan çalışmada, triklosanın insanları da alakadar eden moleküler mekanizmalar yoluyla laboratuar farelerinde karaciğer fibrozisine ve kansere neden olduğu gösterilmiştir.
Robert H. Tukey (Kimya/Biyokimya ve Farmakoloji Bölümü Profesörü) triklosan için şunları belirtmektedir: ‘’Çevresel numunelerde bulunan triklosan değerlerinin artması ve tüketici ürünlerinde giderek artan kullanımı, farelerde olduğu gibi insanlar için de özellikle benzer işlemlerde diğer bileşiklerle birleştiği zaman sunduğu hafif yararı ortadan kaldırabilir ve karaciğer toksisite riskini son derece artırabilir,’’. Tukey, Bruce D. Hammock (California Üniversitesi DAVİS Profesörü) ile çalışmayı yürütmektedir. Her ikisi de kendi kampüslerinde National Institute of Environmental Health Sciences (NIEHS) Superfund Programlarını yönetmektedir.
Tukey, Hammock ve ekibi, fare deneklerinde triklosanın karaciğer bütünlüğünü bozduğunu ve karaciğer fonksiyonlarını tehlikeye attığını buldular. Altı ay süreyle (yaklaşık 18 insan yılına eşdeğerdir) triklosana maruz kalan fareler kimyasal kaynaklı karaciğer tümörlerine daha duyarlı hale gelmiştir. Oluşan tümörlere triklosan uygulanmayan farelere nazaran daha sık karşılaşılmış ve daha büyük olduğu gözlenmiştir.
Çalışmada triklosanın, vücutta yabancı kimyasalları detoksifiye (ortadan kaldırma) etmeye yarayan bir protein olan yapısal androstane reseptörünü engellemesiyle zarar verebileceği önerilmektedir. Bu stresi dengelemek için karaciğer hücreleri çoğalmakta ve zaman içersinde fibrotik olmaktadır. Triklosana maruz kalmanın tekrarlanması ve karaciğer fibrozisinin devamı sonunda tümör oluşumunu teşvik eder.
Triklosan belki de en çok bulunan tüketici antibakteriyelidir. Çalışmalarda emziren kadınlardan alınan anne sütü örneklerinin % 97’sinde ve test insanlarının yaklaşık % 75’inin idrarında izler bulunmuştur. Triklosan aynı zamanda çevresel ortamda da yaygındır. Öyle ki Birleşik Devletler genelindeki akarsularda en sık tespit edilen yedi bileşikten biridir.
Hammock araştırma hakkında şunları söylemektedir: ‘’ Sıvı el sabunları gibi yüksek miktarda bulunan ancak az yarar sağlayan triklosanın kullanımını ortadan kaldırarak yaşamsal ve çevresel riskler azaltılabilir. Ancak şimdilik sağlık açısından değere sahip olduğu kanıtlanan kullanımları (diş macunlarında az miktarda kullanımı olduğu gibi) muhafaza edilebilir.’’
Triklosan, yaygın kullanımı ve hormonları bozduğu ve kas kasılmalarına zarar verdiğini belirten yeni araştırmalar sayesinde FDA tarafından inceleme altına alınmıştır.
Kaynak: sciencedaily.com