Öğretmenin Kimyası

Eğitim ve öğretimin temel altyapısında yaşanan deprem, bilimsel araştırmalarda ülkemizin özellikle kimya, fizik ve biyoloji alanında oldukça gerilerde kaldığını gösteriyor. Avrupa ve Amerika’da ki sisteme benzer yeni uygulamalar ve formüllerle; vakıflar, dernekler ve özel sektörde şirket-akademi oluşumlarının adımları bu konuda daha net ve kararlı bir şekilde örgütlenmek gerektiğine dikkat çekiyor. 21. yüzyılda eğitimde, fen, kimya, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarının ülkelerin gelişimine ve ekonomik büyümesine önemli katkılar sağladığının bilincinde olan şirketler eğitim çalışmalarını, hem müfredata entegre bir biçimde hem de üzerinde deneyimsel düşünce tarzıyla kendi bünyesinde daha sistematik bir şekilde yürütüyor. Konuyu geçtiğimiz günlerde katıldığım “Dow ile Öğretmenin Kimyası” projesine getirmek istiyorum.

Dow Türkiye fen bilimlerine özellikle kendi çalışma alanı olan kimyaya olan ilginin artması yolunda eğitimin anahtar isimleri olan öğretmenleri 21-22 Aralık tarihlerinde atölyesinde buluşturdu. Şüphesiz herkesin bir önyargıyla yaklaştığı hatta sıkıcı bulduğu eğitim programları veya atölye çalışmaları bu sefer; fen okur-yazarlığında 33 OECD ülkesi arasında 31. sırada yer alan Türkiye’de, kimya eğitimi alanında “Acil Müdahale”ye ihtiyaç duyulduğunu saptayan Dow Türkiye’nin endişeleri arasında yer almıyor.

“Empoze etmeyin, klasikleşmiş eğitim anlayışından uzaklaşın, ilgi çekin ve farkındalık yaratın.”

Bu söz şimdiden ilginizi çekti değil mi? Milli Eğitim Bakanlığı ve Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) ile biraraya gelerek sorunun da tam burada farkındalık yaratılmamasından kaynaklandığını görmeleriyle başlıyor. Dow Türkiye’nin uzmanları ve ÖRAV’ın eğitmenleri; eğitim ve öğretim pratikte teorik içerikli görünse de deneysel uygulamalarla daha başarılı olur bilincini aşılamak için öğretmenlere; yaratıcı fen ve kimya eğitimi yöntemlerini uygulayarak, okullarına döndüklerinde bu yöntemleri sınıflarında kullanabilecekleri bir ortam hazırlamış.

Aslında gördüğüm ve hissettiğim ana temayı, eğitim konseptinde katılımcı olmayı ilke edinmiş bir yaklaşım oluşturuyor. Baş sayfama yazdığım en değerli notlardan birini de; Dow Türkiye ve Orta Asya Cumhuriyetleri Genel Müdürü İhsan Necipoğlu’nun açılış konuşmasında, bireylerin katılımcı ve sonucunda inovatif çalışmalarından ortaya çıkan teknolojinin ülkelerin kalkınmasıyla başlayan sürece dek verdiği örnekler oluşturuyor.  Bu birazda bana Mohambir Shawney’in “şirketler dünyanın tüm zeki çalışanlarını tek bir çatı altında bulunduramayacaklarını anladı” sözünü hatırlattı. AR-GE departmanı da pahalı hale gelmeye başlayınca, çalıştığı alanla ilgili yenilikçi bakışı dışarıdan aldığı fikir desteğiyle yürütmeyi hedefleyen şirketler inovasyon alanında da farklı bir tarzı benimsemiş oldular. Hızlı ve global olan teknolojinin geleceğine yatırımın temelde yetişmiş gençlere yönelik olacağını ayrıca bu tarz uygulamalarla Dow Türkiye’nin inovatif fikirlerin çokluğuyla ve kalitesiyle ilgilendiğinin altını çizmem gerekiyor.

“Öğretmenin Kimyası ” projesi dahilinde Dow ve ÖRAV işbirliğinde; bilim dünyasının teorik kısmını hali hazırda bilen öğretmenlere; kimyayı daha farklı görmeleri, aksettirmeleri, anlama, keyif ve zevk almaları için eğlenceli ve yaratıcı bir atölye sunuldu. Bu atölye sonucunda öğretmenlerden istenen ise; kimyanın pratiğini, çözümünü, gerçek hayatını, ekonomide bunların nelere nasıl dönüştüğünü ve neden başarılı yada başarısız olduğunu, insanların problemlerine çare bulacak çözümlerin nerelerde yattığını gençlere aktarmaları ve bu sayede fen okur-yazarlığını artırmada katkı sağlamaları. Umarız bu proje ve devamında gerçekleştirilmesi beklenen projeler istenilen sonuçlara ulaşır.

Ayrıca etkinlikte Dow Türkiye firması kendi ürünlerini baz alarak öğretmenlere “Kimya bunun neresinde?” başlıklı sorular yöneltti ve kimyanın hayatımızın hemen her alanında yer aldığını bir kez daha gösterdi. Bu projenin devamın da önümüzde ki günlerde ” Kimya bunun neresinde ? “ başlıklı yeni etkinlikler de görebiliriz.

Etkinlikten fotoğraflar :