Soğuk bir kış gününde, dışarıda yürüyüşe çıktığınız zaman yoğun bir duman bulutuyla karşılaşmak ister misiniz ? Yalnız bu bahsettiğimiz manzara olarak harikalar yaratabilen “sis” perdesi değil; aksine çevre kirliliğine yol açan fabrika dumanları, araba egzozları vb. gibi dumanlardan oluşmuş kirli hava kütlesidir. Bu kirli hava kütlesinin başlıca kaynağı yer seviyesindeki ozondur.
Yer yüzeyi yakınlarında zehirli bir kirletici olan ozon (O3), üç tane oksijen atomunun birleşmesinden oluşur ve bulunduğu bölgeye bağlı olarak yararlı ve zararlı olabilir. Stratosferde bulunan ozon; atmosferi oluşturan azot (%78), oksijen (%21) ve karbondioksit vb. gibi temel gazlara göre oldukça düşük oranda bulunmasına rağmen hem çevreyi koruyup iklimi etkilemekte hem de yer yüzeyindeki canlıların korunmasında önemli rol oynamaktadır. Ozon özellikle, oksijenle birlikte güneşten gelen ultraviyole ışınlarının büyük kısmını stratosfer tabakası içerisinde emmekte ve bu ışınların yer yüzeyine kadar ulaşmasını önleyerek yakıcı etkisini de yok etmektedir. Ancak yer seviyesindeki ozon ise nefes almayı zorlaştırır, öksürtür, gözlerden yanma gibi etkenlere sebep olur.
(Ozonun molekül kütlesi 47.998 g, ozon tabakasının ağırlığı ise 3.29×109 ton olarak belirlenmiştir. )
Atmosferde stratosfer tabakası içerisinde bulunan ozon, ultraviyole radyasyonunun etkisiyle bir taraftan oluşurken, öbür taraftan da yok edilmektedir. Stratosfer tabakasındaki hava kütlesi, sürekli olarak güneşten gelen ultraviyole radyasyon tarafından şiddetli olarak etkilenmektedir. Bu aşamada, yer yüzeyindeki canlılar için büyük bir tehlike oluşturan Ultraviyole-B (UV-B) ışınlarının tamamına yakını stratosfer tabakasındaki ozon tarafından emilmektedir.
Bu işlem,
O3 + h υ ——> O2 + O reaksiyonu şeklinde oluşmaktadır. (λ = Dalga boyu < 243 nm) Bu reaksiyon sonucunda, ozon molekülü parçalanarak bir oksijen molekülü ve bir oksijen atomu açığa çıkmaktadır. Burada h, Plank sabiti; υ, UV-B ışınlarının frekansıdır.
Yukarıdaki reaksiyon sonucu oluşan yeni serbest oksijen molekülü, ozon tabakası içerisindeki oksijen atomu ile reaksiyona girerek tekrar ozon molekülünü (O3) oluşturmaktadır.
O2 + O + M ———> O3 + M
Burada M, reaksiyon esnasında açığa çıkan enerjiyi taşıyan üçüncü bir moleküldür.)
Kötü huylu ozonun kaynaklarından biri olan azot oksitler (NOX), büyük çoğunlukla motorlu araçlardan (%49), enerji santrallerinden (%28), endüstriyel faaliyetlerden (%13) ve ticari aktivitelerden (%5) oluşmaktadırlar.
Ozonun her ne kadar dünyanın üzerinde koruyucu etkisi varsa da, ozon kirliliği nefes almak için zararlı olabilir. Bu kirlilik zamanla genç ve yaşlılarda sağlık problemlerine neden olabilir. Yüksek ozon seviyesine bir saat maruz kalmak nefes darlığı, öksürük, baş ağrısı, mide bulantısı ve solunumla ilgili rahatsızlıklara sebep olabilir. Ozon, insan derisini güneş yanığındaki gibi etkileyebilmekte ve solunum yollarını tahriş ederek akciğerde kalıcı zararlara neden olabilmektedir.
İyi huylu olarak anılan atmosferdeki ozon ise bizi ve çevreyi zararlı güneş ışınlarından korumakta. Ancak bizim çevreye verdiğimiz zararlardan dolayı ise her geçen gün biraz daha kötü duruma gitmektedir.
Bu durumu engellemek için yapılabilecek şeyler elbette vardır. Neredeyse hemen her evde en az bir araba bulunan bu devirde, kısa mesafeleri yürüyerek ve bisikletle katetmek; uzun mesafelerde toplu taşımaları tercih etmek en basit çözümlerden. Kaçak kömür, mazot kullanımı azaltılmalı, ağaçlandırma çalışmalarına önem verilmeli. Bunlar en basit çözümlerden bazıları.
Kaynaklar :
1) http://www.mgm.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx
2) http://www.deq.louisiana.gov