Kimya, yaşamın doğal süreçlerini açıklamaya yardımcı olan biyoloji bilimi ile madde ve enerjiyi kapsayan fizik yasalarını birbirleriyle ilişkilendiren bütünleyici bir bilim dalıdır. Hayvanların çoğu kendini korumak, avını öldürmek ve son derece güçlü narin yapılar inşa etmek için kimyayı kullanır.
Engerek yılanı, zehrini avına sivri zehir dişleri yoluyla akıtır. Ağzının gerisinde bulunan özel salgı bezlerinde üretilen zehir, kurbanının kan dolaşımını etkileyerek onun şişmesine ve kan kaybetmesine neden olan proteindir. Yılan zehri yutulduğunda zehirleyici değildir, çünkü sindirim sistemi proteinleri parçalayabilir.
Isırgan otunun sap ve yapraklarındaki tüyler, deriye değdiğinde yanma duygusu verebilir. Buna neden olan bileşiklerden biri formik asittir. Bu asit, organik asitlerin en küçüğü ve en fazla asidik olanıdır. Arı sokmalarında olduğu gibi, ısırgan otunun verdiği acıda bir alkali madde uygulanarak dindirilebilir. Karıncaların vücutlarında da formik asit bulunur. Karıncalar antibiyotik etkisine sahip olan bu maddeyi düzenli olarak vücutlarına sürerler. Bu şekilde hem yuvalarında hem de kendi üzerlerinde bakteri ve mantar oluşumunu engellemiş olurlar.
Ahtapot, kalamar ve mürekkep balığı gibi, bukalemun da kendisini avından gizlemek için derisinin rengini değiştirebilir. Bunu, güneşte insan derisinin esmerleşmesine de yardım eden melanin bileşiği yardımıyla yapar. Bukalemunun melanin üreten hücreleri korku ya da öfke anında etkin hale gelerek sarıdan kahverengi ve siyaha kadar çeşitli renkler üreten melanin taneciklerini yayar ve böylece bukalemunun başka renklere bürünmesini sağlar. Melanin tanecikleri tekrar bir araya geldiğinde bukalemunun rengi normal rengi olan yeşile döner.