Petrol, kömür ve doğalgaz gibi kaynakların sürekli azalıyor. İnsanlar sürekli yeni, sürdürülebilir ve ucuz enerji kaynakları araştırmakta. Hal böyle olunca bu “enerji devrimi” son yılların en gözde konularından.
Benzer gelişmeler kimya sektöründe bulunmakta. İnsanların “kimyasal” kelimelerinden korkması, uzak durması ve “organik” ürünleri tercih etmesi başta olmak üzere birçok etken kimya firmalarının da yeni formüller araştırmaya itti. Her geçen yıl kimya firmaları üretimde daha fazla bitkisel kimyasal madde kullanmaya başladı.
Kimya firmaları sessiz ve derinden önemli bir devrime imza attı.
1983 yılından beri doğal boya üretimi yapan Auro firmasının kurucularından olan 60 yaşındaki kimyager Hermann Fischer;
Kullandığımız hammadde rezeda. Bitkinin çiçeğini, yapraklarını, sapını, kısacası toprak üstündeki tüm bölümlerini doğal pigment üretiminde kullanabiliyoruz.Muhabbet çiçeği sahip olduğu sarı rengi tamamen salana kadar yaklaşık 30 dakika boyunca kaynatılıyor, daha sonra alüminyum oksit eklenen karışım filtre presten geçiriliyor. Elde edilen renk pigmenti kurutulduktan sonra kullanıma hazır hale geliyor.
Firma bugün bitkilerden elde edilen yaklaşık 100 farklı boya, reçine, yağ ve bal mumunun yanı sıra topraktan elde edilen 20 farklı mineral kullanıyor. Burada içeriğinde petrol ve kömür olan maddelere ise rastlamak mümkün değil. Hermann Fischerkullandıkları yöntemi “yenilenebilir kimya” olarak adlandırıyor.
Bitkisel kimyasal maddeler hâlihazırda kimya sanayinde deterjan ve yapıştırıcı üretiminde kullanılıyor. Mısır nişastasından elde edilen poli laktik asitten torba üretiminde, keten ve kenevir lifleri taşıtlarda kullanılan plastik parçaları güçlendirmek için yararlanılıyor.
Görünen o ki; yenilenebilir kimya, kimya sektörüne çok farklı bir hava getirecek. Kimyanın gelecekte çok daha farklı bir temel üzerinde altın çağını yaşayacağını söylemek de yanlış olmaz.
Bu konu ile ilgili haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.