Gökyüzünü Pembe Gören Bilim Adamı

Hem bir kimyacı, hem de bir meteorolog olan John Dalton, bilim dünyasında atom kuramıyla ve basınç altındaki gazların özelliklerini açıklayan gaz kuramlarıyla tanınır. Birbirinden tümüyle ayrı gibi görünen bu iki bilim dalına, Dalton meteoroloji tutkusu yüzünden ilgi duymuştur.

Dalton 6 Eylül 1766’da doğdu. Babası Cumberland yakınlarındaki Eaglesfield kasabasında yün dokumacılığı yapmaktaydı. On iki yaşına kadar okula giden Dalton, sonra kendi açtığı okulda öğretmenlik yapmaya başladı ve öğretmenliğini Kendal’daki bir okulda sürdürdü.

Dalton’a ilk meteoroloji sevgisini, Elihu Robinson adlı bir öğretmen aşılamıştır. 1787’den ölünceye kadar bir meteoroloji günlüğü tutan Dalton, 1793’te Kendal’dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra, bir meteoroloji kitabı yayımladı. Aynı yıl Manchester’daki New College’e öğretim görevlisi olarak atandı ve orada 6 yıl kaldı. Manchester’a yerleştikten hemen sonra, günümüzde daltonizm ya da renkkörlüğü adı verilen görme kusurunu anlatan bir yazı yayımladı. Bu, söz konusu görme bozukluğuna ilişkin geniş kapsamlı yapıttı ve büyük ilgi topladı. Dalton’un kendinde de renkkörlüğü vardı. Yeşil yaprakları kırmızı, mavi gökyüzünü ise pembe olarak algılıyordu.

1800 yılında New College’deki görevinden ayrılıp kendisini araştırmalarına verdi. Geçimini ise özel derslerden sağlıyordu. Meteorolojiye olan ilgisi onu, su ve gaz üstüne deneyler yapmaya yöneltti. 1801’de, sonraları başkanı olduğu (1817) Manchester Edebiyat ve Felsefe Derneği’nde çeşitli konferanslar verdi. Bunlardan birinde kısmi basınçlar yasasını açıkladı: Bir karışımı oluşturan gazlardan birinin basıncı, o gazın aynı sıcaklıkta, aynı hacmi doldurduğunda oluşturacağı basınç değerine eşittir. Bu kısmi basınçların toplamı da, karışımın basıncını verir. Dalton, havadaki nem miktarını ölçen bir nemölçer (higrometre) yaptı. Havanın bir tek bileşenden oluşmadığını, su buharı ve benzerlerinden oluşan çeşitli gaz karışımları içerdiğini öne sürdü.

1803’te, tuttuğu notlar arasına, atom ağırlıklarını sıralayan bir listeyi ekledi. Bunun ardından atom kuramını açıkladı (Dalton’un bu sonuçlara nasıl vardığı, sonradan uzun tartışmalara konu olmuştur; atomsal kurama ulaşmasını gazların çözülebilme özelliğinin sağladığı sanılır. Dalton’un notları ve öteki yazıları, İkinci Dünya savaşı sırasında bütünüyle yok olmuş ama o zamana kadar çok iyi incelenmiştir). Kuramını doğrudan yayımlamadı, önce kimyacı Thomas Thomson’a açıkladı. Thomson bir kitabında bu konudan söz etti. Ertesi yıl Dalton, atom kuramını, kendi bulduğu kimyasal simgeleri kullanarak A new System of Chemical Philosophy (Kimya Felsefesinde Yeni bir Sistem [1808] ) adlı kitabında tanımladı. Bu kuramın başlıca önermeleri şunlardır: Madde, bölünmeyen atomlardan yapılmıştır; bilinen bir elementin bütün atomlarının ağırlığı ve özelliği aynıdır; farklı elementlerin atom ağırlıkları da farklıdır; atomlar yok edilemez, ancak kimyasal tepkimelerle yeni düzenlemelere geçerler.

İlginizi Çekebilir!  Çizgi Filmlerdeki Bilim İnsanları

Bu kuram Dalton’u üne kavuşturdu. Tanınmış pek çok bilim merkezine konferansçı olarak çağırıldı. Paris’e gittiğinde ünlü bilim adamlarınca karşılandı ve kendisine elektromanyetik olayı gösteren Ampere’in ayıtı tanıtıldı. 1822’de Krallık Akademisi’ne üye seçildi. Daha sonra da akademinin ilk altın madalyasını kazandı. 1830’da Fransız Bilim Akademisi, Dalton’u fahri üyeliğe seçti.

Üne kavuşmasına karşın Dalton’un günlük yaşamı değişmedi. Kimya ve meteoroloji konularındaki çalışmalarının yanı sıra, meteorloji kitabını yeniden yayımladı. Yaşamının ilk ciddi hastalığını 1837’de geçirdi ve felç oldu. 1844 Mayısında beyin kanaması geçirdi ve 27 Temmuz günü yatağında ölü bulundu. O gün bile, defterine günlük hava durumuna ilişkin birkaç satır yazmıştı.

John Dalton
Bu tabloda Dalton, bir çocuğun ters tuttuğu kavanoza metan gazı doldurmak için gölün dibini karıştırırken görülmektedir.

Dalton, parlak bir zekası olmadığını, başarılarını inatçılığına borçlu olduğunu ileri sürerdi. Okuldaki durumuna bakılırsa bu doğru olabilir. 140 makale yayımladı, ancak bunlardan çok azı bugün anımsanmaktadır; bunlar arasında atom kuramı, tam bir başarıdır. 1800’lerde kimyasal tepkimelerle ilgili sayısız kural vardı. Oysa atom kuramı, çok yakın ilkelerle bunların tümünü açıklığa kavuşturmuş ve yenilerinin bulunmasını sağlamıştır.

Kaynak: www.chemheritage.org (Fotoğraf)

Sizce faydalı mıydı?

Değerlendirme: 0 / 5. Oylayan: 0

2 Yorumlar

  • Zeynep

    21 Aralık 2014 - 00:31

    hazırladığınız site için çok teşekkürler yazılarınızla gördüğümüz sıkıcı kimya dersini daha pembe görmeye başladım 🙂 teşekkürler

  • Avatar photo

    Oğuzhan Eker

    22 Aralık 2014 - 21:32

    İlginize teşekkür ederiz. Umarız kimya bilimini anlamanıza ve daha çok sevmenize bir katkımız olmuştur.
    Kimya dersleri hakkındaki yorum ve beklentilerinizi bize buradaki formu doldurarak iletirseniz, bu araştırmanın sonuçlarına uygun olarak içeriğimize yön vereceğiz.

    https://kimyaca.com/kimya-dersleri-hakkinda-sosyal-deney/

    Sevgiler.

Yorum YapOğuzhan Eker İptal Et